Şeker; un, yağ, ceviz, fıstık, kaymak gibi besinlerle karıştırılıp kalori değeri çok yüksek tatlılar yapılır. Şekerlemelerin esası da şekerdir. Tatlı ve şekerlemeler zevkle sevilerek yenir. Böylece kişi farkında olmadan harcadığından fazla kalori alır ve obeziteye neden olur.
Obezite ise birçok hastalığa zemin hazırlar. Şekerin zehir etkisi yaratmaması için dengeli ve yerinde kullanılması gerekir. Yediğimiz ekmek ve diğer tahıl ürünleri de sindirildiğinde şekere çevrilir. Bu nedenle, insanın aslında şeker gereksinmesi yoktur.
Yani hiç şeker tüketmesek de vücudumuz buna ihtiyaç duymaz.
Şeker, vücudun istediği bir besin değil, gerektiğinde diğer gıdalardan kendisinin üretebildiği bir besindir.
Nişastalı ve şekerli besinler yendikten sonra sindirilir ve meyvelerde bulunan basit şekerler şeklinde kana geçer. Sindirim sistemine şeker ve nişastalı maddelerin girmesi, pankreas organımızı uyararak ‘insülin’ hormonunun salgılanmasını sağlar.
Bu hormon, şekerin hücre içine girerek karaciğerde saklanmasına, parçalanarak vücut tarafından kullanılmasına yardımcı olur.
Normal durumda kandaki şeker miktarı ile salgılanan insülin hormonu miktarı, dengelidir. Böylece, yediğimiz şeker ve nişastalı besinlerden sindirim sonucu oluşan şeker kanda durmaz. Bir kısmı karaciğerimizde yedek olarak tutulur, kalanı da hücrelerde parçalanarak enerjiye ya da yağa çevrilir.
Şeker doğrudan diş çürüklerine neden olmasa da, diş çürüklerine neden olan bakteriler şekerle beslenirler. Diş çürükleri iyi diş temizliğiyle önlenebilse de, şeker tüketimi dişlerin çürüme olasılığını arttıracaktır. Bundan dolayı bebeğinizin veye çocuğunuzun yüksek miktarda şeker içeren gazlı içeceklerden, meyve sularından ve özellikle dişlerden temizlenmesi son derece zor olan yapışkan şekerlemelerden uzak durması diş sağlığı açısından en iyisi olacaktır.
Şeker tüketiminin hiperaktivite bozukluğuyla herhangi bir ilişkisi olmadığı yapılan araştırmalarla doğrulanmıştır. Fakat şeker her ne kadar hiperaktiviteye neden olmasa da, türlü davranış bozukluklarına neden olabilir. Yüksek miktarda şeker tüketiminin ardından vücudun aşırı salgıladığı insülin kan şekerini hızlı bir biçimde düşürerek kişinin yorgun ve mutsuz hissetmesine neden olabilir. Bu durum ayrıca daha fazla şeker tüketme ihtiyacı hissini oluşturur. Bu şekilde kan şekerinin ani düşüp yükselmesiyle oluşabilecek çabuk davranış değişimleri çocuklarda sık bir biçimde görülmektedir.
Şeker tüketimi tek başına obeziteye neden olmaz. Obezite kişilerin ihtiyaçlarından çok daha fazla gıda tüketmeleriyle oluşan bir hastalıktır. Bununla beraber obeziteyle savaşan kişilerde en sık görülen sorunlardan biri aşırı şeker tüketimidir.
Şekerin obeziteyle bu derece yakın bir ilişki içerisinde olmasının nedeni genelde şeker tüketimi çeşitlerinin günlük gıda tüketiminde fazla önemsenmemesidir. Örneğin günde 3 bardak meyve suyu içmek anormal bir davranış olarak görülmese de, meyve sularının içerdiği yüksek miktarda şeker nedeniyle aslında tüketilen kalori miktarı (500 kalori) çocuğunuzun günlük ihtiyacının yaşına göre neredeyse %30’unu karşılamaktadır. Gazlı içecekler de içerdikleri yüksek miktarda şeker ile bu riski oluşturmaktadır.
Aşırı miktarlarda şeker tüketiminin en büyük sonuçlarından biri 2. tip diyabet hastalığıdır. İnsülin direnci olarak da bilinen bu durum vücudun çok sık bir biçimde ve aşırı miktarlarda salgılanan insüline karşı bir direnç oluşturması, yani insülinin etkisini kaybetmesiyle oluşur.
Şeker tüketimiyle beraber pankreasın aşırı çalışması aynı zamanda diğer sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir.
Organik bal; içinde pek çok vitamin ve mineral içerir. Hakiki bal içinde bu bileşimler süper oranda bulunduklarından sağlık açısından çok faydalıdırlar. Ayrıca bal, şeker yerine kullanılabilecek en iyi tatlandırıcılardan biri.
Tatlandırıcı gücü şeker ile aynı olan hurma lif, magnezyum, demir ve vitamin B6 açısından oldukça zengin. Hurmayı toz haline getirip sevdiğiniz tariflerinizde kullanabilir veya sabahları yediğiniz süt yulaf karışımınızı tatlandırabilirsiniz.
Stevia, Japonya’da otuz yılı aşkın süredir milyonlarca kişi tarafından tatlandırıcı ve gıda katkısı olarak kullanılıyor. Güney Amerika’da ise yüzyıllardır tatlandırıcı ve şifa bitkisi olarak kullanılıyor. Bu bitkiden elde edilen özütün, kan şekerini düzenleyici etkileri olduğu kabul ediliyor. Stevia normal şekerden çok daha tatlı olduğu halde bileşiğinde şeker içermiyor.