Cansel Yeni’nin estetik hakkında röportajı

Cansel Yeni’nin estetik hakkında röportajı

Madam Figaro dergisi Kasım sayısında Kardiyolojide uzmanlaşmasına rağmen kariyerini tıbbın en sevdiği alanı olan medikal estetikte devam ettiren Cansel Yeni’ye yer verilmiş. Güzellik kavramını açıklama şeklini sevdiğim ve cilt bakımı hakkında önemli bilgiler verdiği için röportajının bir kısmını sizinle paylaşmak istedim:

Madam Figaro: Kliniğe gelen kadın ve erkekler nasıl bir psikolojik durumda oluyorlar?

Cansel Yeni: Kadın ya da erkek kapıdan giriyor, morali bozuk, kendinden memnun değil, kendiyle barışmaya ihtiyacı var. Cildinin daha temiz, daha parlak olduğunu, kırışıklıklarının biraz daha azaldığını gördüğünde bu o kişi için bir tür terapidir. Birçok kadın aynaya baktığında kendini genç görmek istiyor. Bu kötü ya da karalanacak bir şey değil. Bir sokaktan geçtiğinizde eğer o sokak bakımlı ve hoşsa bayılıyorsunuz ama bakımsız bir sokaksa, isterse şehrin en güzel yerinde olsun bir daha o sokaktan geçmek istemiyorsunuz.

M.F. : Ama hep 30 yaşında görünemeyiz. Genç görünme arzusunun da bir sınırı olması gerekmez mi?

C.Y. : Bu patolojik bir durum. Bundan biz de korkuyoruz. Bazen duyarsınız: Filanca kişi gençlik hastalığına tutulmuş diye… Bu durumlarda risk altında olan kişiler aslında doktorlar. Böyle bir hasta geliyor ve sürekli onu daha genç göstermenizi bekliyor. Artık isteklerini yapmadığınız ya da yapamadığınız zaman sizden daha kötüsü yok. Bu grup hasta bizim en korktuğumuz ve uzak durmaya çalıştığımız hasta grubu. Güzellik ve gençlik sonsuza kadar devam etmiyor. İnsanın bir süre sonra kendini zamana bırakması gerekiyor.

M.F. : Gelen her hastayı kabul ediyor musunuz?

C.Y. : Hasta konusunda çok seçiciyim. Herkese her şey yapılmaz. Güzellik o kadar kolay alışılan bir şey ki… Benim işim gelen hastanın dış görüntüsünü düzeltmek. Ama bunu hastanın kendisi için yapıyorum. O mutlu olsun diye. Yoksa çevresi ya da eşi için kendini değiştirmek, genç görünmek isteyen hastalarıma, karşı tarafın bu değişime kısa sürede alışacağını ve artık bunun bir anlamı kalmayacağını anlatıyorum. İnsanları etkilemek için güzellikten çok kişilik önemli. Siz estetik yaptırıp, güzelleşip bütün gün evde oturuyorsanız, alışveriş yapmaktan başka bir uğraşınız yoksa karşı tarafı etkilemeniz çok zor. Tabii ki kendinizi bırakmayacaksınız, fiziğinizle, kendinizle ilgileneceksiniz. Yoksa kendinize olan saygınızı kaybedersiniz ama her şeyin dış güzelliğe bağlı olduğunu da düşünmemek gerekiyor.

M.F. : Cildimizin genç ve kaliteli kalmasını sağlamak için neler yapmamız gerekiyor?

C.Y. :Temiz ve sağlıklı cilt güzelliğin en temel unsurudur. Bana gelen hastaların güneşe çıkması yasak. İnsanlar hep yanık tenin daha hoş göründüğünü düşünürler. Oysa bu doğru değil. Tarih boyunca güzelliği ortaya çıkaran beyaz ten rengi kabul edilmiş. Yanık ten aslında cilt isyanıdır. Cilt o kadar çok bağırıyor ki beni kurtarın diye, alttaki pigmentlerini kendini korumak için dışarıya yolluyor. O pigmentler dışarıya çıktıkça nedense insanlar güzel olduklarını düşünüp seviniyorlar. Elbette ilk bronzlaşma anında cilt gerilir, parlar çünkü cildimiz ödem toplamıştır. Sonra ciltte yavaş yavaş ince kırışıklıklar ortaya çıkar. Bir insan cildini bozmuşsa onu düzeltmek çok zor. Tabii ki her insanın birkaç tane lekesi olabilir ama korkunç bir güneş yanığı ve her yeri lekeler içindeki bir cildi düzeltmek çok zor.

M.F. : Cilt sağlığını korumada yaşam düzeni ve uyku düzeni ne kadar önemli?

C. Y. : Karanlık odada kaliteli bir uyku büyüme hormonu salgılanmasını sağlıyor. Her gün 10 saat uyurum. Cumartesi öğleden sonra eve giderim ve pazartesi sabahına kadar evde meyve yerim. Böylece bir tür detoks yapmış oluyorum. Spor da çok önemli. Özellikle menopoz çağına gelen kadınların kemik yapılarının düzgün olmasında pilatesin büyük yararı var.

M.F. : Cilde dışarıdan nasıl bir bakım uygulamak gerekir?

C.Y. : Bir doktor olarak cilde 20 – 30 farklı ürün sürülmesine karşıyım. Hastalarıma tek bir nemlendirici kullanmalarını öneriyorum. Bu nemlendiricide kişiye özel, cildin neye ihtiyacı varsa ona göre seçilmiş olmalı. Kozmetik sektörünün çok içinde biri olarak göz, dudak, boyun için ayrı, gece gündüz için ayrı kremlerin kullanılmasını yanlış buluyorum. Gözaltı biraz hassas bir bölgedir, çok yağlı krem kullanılamaz. Ama aynı şey tüm cilt için de gerekli. Cilt için yağ değil nem önemli. Yağ dediğimiz şer parafindir ve bu da cildin gözeneklerini kapatır. Nem cilde bir bariyer oluşturur ve bu bariyer cildin dış etmenlerden korunmasını sağlar. Dışarıdan verilen nemin cilde öyle aman aman bir katkısı olmaz. Önemli olan bol su içerek cildin ihtiyacı olan nemin içeriden sağlanmaktır.

M.F. : “Şu kremi sürdüm göz etrafımdaki kırışıklıklarım açıldı” derler bu mümkün müdür?

C.Y. : Bunun bir mantığı yok. Krem kırışıklıkları açacak kadar cildin alt tabakalarına işliyorsa beraberinde tozu ve kiri de götürüyordur. Cilt o kadar kendini koruyan bir organ ki dört ayrı tabakadan oluşuyor. En üstteki tabaka ölü tabakadır. Bu ölü tabakaya krem sürmek sadece cildin daha parlak olmasını sağlar. Yoksa cildin yapısını etkileyemez. Çok yağlı bir krem kullanırsanız, bu tabakadaki gözenekler kapanır ve cilt kendi yağını dışarı atamaz ve akneler oluşur.

M.F. : Cildi temizlerken nelere dikkat etmek gerekir?

C.Y. : Cildin kendi PH’sı var. Gün içinde cildiniz bazen yağlanır. Burada cilt PH dengesinin bozulduğunu fark eder ve yağlanarak bu dengeyi geri sağlar. Cilt kendine has bir asit – baz dengesinden oluşuyor ve bu denge bakterilerin oluşumunu engeller. Cildinizi normal el sabunlarıyla yıkadığınızda bu dengeyi bozarsınız. Bu denge bozulursa cildin bir kısmı kurumaya başlarken T bölgesi dediğimiz alın, çene ve burun da yağlanmaya başlar. Bunun nedeni cildin kuruyan alanları kendi kendine nemlendirmeye çalışmasıdır. Bu nedenle sabah uyandığınızda burnunuzdaki yağı tüm cildinize yayın ve cildinizi sonra yıkayın. Bu sizin doğal nemlendiricinizdir. Biz bozmadığımız takdirde cilt kendi kendini düzenleyecek yetenektedir.

M.F. : Botoks gerçekten mucize bir buluş mu?

C.Y. : Botoks kendi başına bir işlem. Yaptığım ve gördüğüm hastalara baktığımda botoksun en kolay ulaşılabilir güzeliği sağladığını görüyorum. Çünkü botoksta aslında hiçbir şeyi değiştirmiyoruz, yüzün doğal şeklini bozmuyoruz. Aynı kalıyorsunuz ama daha genç görünüyorsunuz. Önemli olan botoksun doğru uygulanması. Cildin esnekliğini korumak gerekiyor. Fazla uygulatıp cildi gereğinden fazla gererseniz o zaman yapay durur. Botoks ile üç ay sonra eski halinize dönersiniz. Doğru ellerde botoks sadece kırışıklıkların arasını açmak için kullanılır, yoksa bir mimiği değiştirmek için değil.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

Sponsorlu Bağlantılar