Zayıflamanın Püf Noktalari – Kolay Zayiflama

Zayıflamanın Püf Noktalari – Kolay Zayiflama

Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte herkesi zayıflama telaşı sardı. Malum; kıyafetler özgürleşecek, fazlalıklar paltoların ardına saklanamayacak, kilolar gitmediği taktirde deniz keyfi zevkten çok bir sendroma dönüşecek. Hareketsizlik, stres, fast food yemek ve atıştırma alışkanlığı, uykusuzluk ya da fazla uyuma, yağlı yiyecekler… Ve maalesef hayatımızda kaçınılmaz bir gerçek; şişmanlık.

Zayıflamanın Püf Noktaları
Ancak bahsettiğimiz şok diyetlerle değil, dikkatli olun! İşte ideal kilo vermenin püf noktaları.
Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte herkesi “zayıflama” telaşı sardı. Malum; kıyafetler özgürleşecek, fazlalıklar paltoların ardına saklanamayacak, kilolar gitmediği taktirde deniz keyfi bir “sendrom”a dönüşecek…
Hareketsizlik, stres, fast-food ve atıştırma alışkanlığı, uykusuzluk ya da fazla uyuma, yağlı yiyecekler… Ve maalesef kaçınılmaz bir gerçek bir gerçek; şişmanlık..

Tüm dünyada gittikçe grafiğini yükselten obezite artık bir hastalık konumunda. Her beş kişiden birinde mutlaka görülen bu durum, sağlığı bir hayli tehdit ediyor. Fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları, yaş, cinsiyet (kadın), ırksal faktörler, eğitim düzeyi, evlilik, doğum sayısı, sigarayı bırakma ve alkol risk faktörleri arasında. Dengesiz ya da fazla beslenme beraberinde kalp, tansiyon, damar tıkanıklığı, kolesterol ve şeker gibi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor.

Kışın alınan kilolar, yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte bir anda verilmek isteniyor ve çare şok diyetlerde bulunuyor. “1 haftada 5 kilo vermek” gibi bir mucize olarak görülen kısa süreli diyetler, sağlık açısından ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. Sindirim ve sinir sistemi bozuklukları, kansızlık, yorgunluk, halsizlik, baş dönmeleri, bulantı ve kusma bunlardan sadece bir kaçı… Bilinçsiz beslenme, yetersiz besin öğeleri metabolizmayı bir anda çökertiyor. Kilo kayıpları yağ yerine su ve kastan oluyor. Metabolizmanın yavaşlaması, verilen kiloların ve hatta daha fazlasının belli bir süre sonra hızla alınmasına neden oluyor.



UZMANLARDAN TAVSİYELER….
Zayıflamak isteyen bir kişi öncelikle beynini bu koşula hazırlamalı, bir uzmana başvurmalı ve hedef belirlemelidir. Az, sık ve öz yemelidir. Uzun vadeli diyetler uygulamalıdır. Kilo almanın temelinde yatan atıştırma ve hareketsizlik gibi alışkanlıklarından vazgeçmelidir. Günlük alınan kalori miktarından 500-1000 kalorilik kısmının az alınması haftada ortalama 1 kilo verilmesini sağlar ve doğru olan da bu ölçüdür. İstenilen kiloya ulaştıktan sonra mutlaka koruma programına geçilmelidir.

“İDEAL KİLO VERME”NİN SIRLARI…
Yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve vücut analizinize göre uygun bir beslenme programı takip edin.
Açlık hissettiğinizde bisküvi, kek, börek vb. gıdaların yerine önce bir bardak su içmek ve meyve, kepekli kraker, yoğurt, beyaz peynir, kuru erik, 3-4 adet ceviz gibi hafif ve sindirimi kolay yiyecekler atıştırın.
3 ara öğün ve 3 ana öğün yemeyi alışkanlık edinin ve asla aç kalmayın.
Günde ortalama 45 dakika yürüyüş yapın.
Günde 8-10 bardak su için.
Kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen, tokluk hissi veren, kepekli ve lifli yiyecekleri tercih edin. Üç beyazı (şeker-un-tuz) listenizden çıkartın.
Kızartmayı sofranızdan uzaklaştırın, onun yerine ızgara, haşlama ve buğulama türüne yer verin.
Uyku düzeninizi dengede tutun. Çok uyku kadar uykusuzluk da kilo aldırır, çünkü az uyku sinir sisteminin dengesini bozar, stres yaratır ve bu da paralel olarak atıştırma eğilimlerini arttırır.
Reçeli kendi öz şekeriyle yapın.
Alkol alımını azaltın.
Sigara, kahve ve kafeinli içecekler kan şekerini düşürerek şekerli gıdalara saldırmaya neden olduğu için bunlardan uzak durun. Hazır gıdalar ve asitli içecekleri hayatınızdan çıkarın.
Zayıflama ilaçlarından kaçının. Çünkü bitkisel zayıflama ilaçları; vücutta B1 vitamini (thiamin) eksikliğine yol açıyor, karbonhidrat metabolizmasını etkiliyor, istem dışı göz kayması, yürümede dengesizlik ve sinirlilik gibi sinir sistemi bozuklukları yaratır.
Tartılmayı alışkanlık haline getirin ve eğer mümkünse yediklerinizi not edin.
Kırmızı et tüketimini en aza indirin, onun yerine belirli ölçülerde tavuk ve balık tüketin.
Yiyecekleri çok çiğneyin, porsiyonları azaltın, sofradan tıka basa tok olarak kalkmayın.
Meyve ve tatlıyı yemekten yarım saat sonra yemeyi tercih edin.

Sofranızda “Omega 3″ ve “Omega 6″ya yer verin. Omega 3; ceviz, fındık, soya fasulyesi, lahana, ıspanak, brokoli, marul, kanola bitkisi, soğuk su balıkları, balık yağı ve Omega 6 da ayçiçeği, mısır, soya ve tahıl ürünlerinde bulunur.

– Eğer kabızlık sorunu ile karşı karşıyaysanız; bol sebze ve salata yiyin, spor yapın ve bol su için.
Ekmek sepetini sofranızda bulundurmayın ve asla televizyon karşısında yemek yemeyin.
Katı yağ yerine sıvı yağ kullanın ve et yemeklerine yağ katmayın.
Mutlaka bir endokrinoloji uzmanına başvurun. Çünkü hormon bozukluğu da hızlı kilo alma ve gayret gösterilse de kilo verememe gibi sorunlar yaratır.

O yüzden aşağıdaki hormon değerlerini kontrol ettirin.
Tiroit hormonu: Tiroit bezi T4 ve T3 adlı iki tip hormon salgılar. Tiroit hormonu azlığı metabolizmayı yavaşlatarak daha fazla kilo verilmesini önler.
İnsülin hormonu: Bu hormon kanda çok yüksekse kan şekeri düşer. Bu da şekerli gıdaları daha çok tükemeye neden olur.
Ghrelin hormonu: Mideden salgılanan bu hormon, kilo vermeye başladıkça kanda artmaya başlar ve kişiyi yemek yemeye yöneltir.
Oreksin: Beyinden salgılanan bu hormon da zayıfladıkça yemek yemeyi artırır.
Leptin: Yağ dokusundan salgılanan bu hormondaki değişiklikler de kilo vermeyi önler. Yağ kaybettikçe veya kilo verdikçe kandaki leptin hormonu düşer. Düşük leptin düzeyleri beyni uyararak yemek yemeyi artırır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

Yorum yazmak için giriş yapmalısın

Sponsorlu Bağlantılar